31 Ekim 2010 Pazar

günaydın günaydın günaydın dostlar... güne güzel güneşli bir hava ile başlamak insanda nasıl bir şevk uyandırıyor bilemezsiniz. hele bir de sabah kahvesi ve günlük gazete eklenince değmeyin keyfime... (: neyse.

uyandım bir sağa döndüm, bir sola döndüm, deliye döndüm beriye döndüm hahahaaa..  pazar sabahı, haftanın en önemliii, en keyifliiiii, böyle en yaşanılasııııı, ailenin bir arada bulunduğuuuu bir gün.. kim ister yaa tüm hafta boyunca didindiğii, amann aramasa da konuşmasak dediğiii, ismini bile duyduğumda tüylerimi ürperten bir ismin pazar sabahını rezil, ziyan, zehir, b*k, v.b. etmesini.. benim ki  b*k oldu işte. yani hipopotam olsaydım da çiğerlerim havayı 5 dakika hapsetseydi bedenime de suyun altında kalsaydım ama o sesi duymasaydım. aynı şey gibi; telefondan gelen o sesle yıkıldı dünyammmmm, dooomatess, biğğber, patlıycannn... of off gün bitti resmen, ne yaparım ben şimdi yaa. tüm gün aklımda o ses olacak. buğulu ses, garip ses, heyecanla konuşup heyecan uyandırmayan dış ses... çocukluğuma gitseydim de keşke okulda gelişimimiz için dağıtılan kutu sütü (saaa olsunlar öyle bir süt dağıttılar, içirdiler ki şu an olmam gerekenden yüzlerce gram daha ağırım.) çingene çocuklar yine önümü kesip benden çalsalardı. YİNE! hahaha. malıma o zaman da sahip çıkamıyormuşum demek ben yaa. o zaman hımmmm (iç ses; o zaman problemin çözümü ortayaaa çıkıyor.) problem bende mi yoksa yaaaa.......... HAAYYIIRRRR!!!

7 Ekim 2010 Perşembe

sesimi duyan var mı?

efendim iyi geceler... allahın emri peygaberin ... neydi yaaa...  neyse izni ile yazı yazacağım...
niyet önemli değil mi kardeşim.. ben de yazacağım iştee... çok yorgun bi gündü stresti felan tamam ama size bunlardan bahsetmeyeceğim... zaten okuyanınız da yok hahahaa... kendim yazıp kendim okuyacağım zaten küfür yazsam kime nee... haydi başlayalım o zaman.... AA de bakayımmmmm.... "AAAA"  bide Y de.... hahaha deme deme... evett yavrular.... konumuz şu ya da şöyle diyeyim (: benim bi arkadaşım var bi de kız arkadaşı var... eeee... işte öyle... diyeceğim bu değil ki.... havalar hastalık havası... hükümet anayasa değiştirecek CHP en son bilmem kaç yıl önce % 42 oy aldı... amannnnn canım sıkılıyor canım... yok mu bana bir yardım eli... yanıyorum yetiştirin suları... aslında yazmak anlatmak için o kadar nedenim ve o kadar yaşanmışlığım var ki... anlatamamak çok kötü... elim kolum bağlı... üzgün, harebe durumda böyle duruyorum işte... sesimi duyan var mı burada duvarın arkasında kaldım, elini uzatan yalanlardan değil gerçek dostlardan istiyorum.. bütün çiçekleri getirin bana... (:

4 Ekim 2010 Pazartesi

burası banka değilmiş ki!

herkeslere selam! herşeyin bir ilki vardır derler ve bende bir ilki gerçekleştiriyorum şu anda veee yazmaya başlıyorum... evet yazmaya başlıyorum... haha çok garip çünkü benim gibi konuşmayı, konuşurken eliyle koluyla anı yaşatmayı, yaşatırken meraklandırmayı seven insan... artık yazıyor... aslında yazmayı kişiler üzerine doğum anında giydirilmiş bir üniforma olarak nitelendiriyorum amaa... neyse artık bu üniformayı belki birileri yeter diyene ya daaaaa birileri isyan çıkartıncaya... yada 1-2 saate kadar bırakırım... evetttt... gelelim günün yoruma açık okunası yazısına (evet yaaa sen yazma diyenler var mı) aslında tek elle yazıyorum çünkü diğeriyle anı yaşatıyorum kendime (:
bu gün pazar ve ben kara kara perdelerimi kapatarak akşama ya da bilmedin öğlene kadar uyumak istiyordum amaa olmadı.. zalim çişş öyle bir baskı uyguladı ki bankalarda numaranın kendisine gelip bir an önce o ortamdan kurtulmayı düşünen fatura ödeyicisi gibi yüklendikçe yüklendi... bende yaaa bu böyle olmayacak salalım diyerek güne merhaba demiş oldum... güne merhaba dedim amaa başımdan şöyle birşey geçmişti o aklıma geldi.. haha geçen gün elimden düşüpte camı kırılan kırmızı telefonumu tamir ettirmek için KVK'nın o banka kıvamındaki şubesine götürdüm. sıra numarası aldım oturdum. tabelada yazan sayı 124 ve benim elimde yazan isee 134'tü. 10 kişii evett taam 10 kişi... ama bir kişiye verilen hizmet tam 15 dakika.. neler yapılır bu zamanda off.. offf.....  elinde 130 yazan adam söyleniyor: ne yapıyor bunlar feysbukamı bakıyorlar görmüyoruz bizz.. önümdeki adam telefonda konuşuyor: heyaa kavekadayız bizz çocuk kırmış telefonunu diye.. bir yandan da eliyle yanında oturan karısınada eli ile su işareti yapıyor.. su geliyor ama el gitmiyor bardağaa.. kadın bekliyor... sıkıntııı.. terliyorum ben mi içirsem diyorum içimden... her kafadan bir ses... tabela 127... içeri girenler... güvenlik herkesi inceliyor.. ve bir ses...... BURASI BANKA DEĞİLMİŞ Kİ.... tüm kafalar ortada oturan beyaz tişörtlü kadında toplanıyor... bizler salak, o akıllı gibi bakıyor bizlere... çıkıp gidiyor.. yine uğultu...
bu gün pazar ve deli gibi misikinlik var... hava güzel... hafif yağmur mu yağsaa... kitap mı okunsa... kahvaltıya giden annemi beklense... giden mi dönse... neysee... her neyse.. sonuç şu ki ben yazmaya başladım ve şimdilik yazacağım...

"minnoş"